10 Aralık 2010 Cuma

İlginç bir site:)

Harika ve tuhaf bir yolla müziklerini dünyaya tanıtmaya çalışan bir Japon grubu; SOUR...
Bende onların bu yapıtlarını izlemeyi mutlaka istersiniz diye düşündüm. Aranızda web designer varsa bu yazımı okuyan en çok onların ilgisini çekeceğini ve ilham vereceğini düşünüyorum.:) 

Siteye Google Chrome'dan bağlanabiliyorsunuz.. Eğer yüklü değilse şimdi yükleyin ve http://sour-mirror.jp/  linkini tıkladıktan sonra karşınıza gelen butonlardan neyle bağlanmak istiyorsanız onu seçin.

Facebook veya Twitter hesabınızla ya da webcam ile bağlantıya geçtikten sonra sitenin açılmasını bekleyin ve arkanıza yaslanın. Benim tavsiyem yüklenene kadar bir şeyle ilgilenmemeniz sonra karışıklık çıkmasın :D alışık olduğumuz bir site türü değil çünkü çok fazla sekme açtığı için ne yapacağınızı bilemeyebilirsiniz...

Hadi ne duruyorsunuz şimdi deneyin ve bu siteyi tanımış olmanın ayrıcalığını yaşayın...

4 Aralık 2010 Cumartesi

Senin Hayatının Filmi Ne?

Hayatımı anlatsam roman, çekseler film olur diyenlerden misiniz? :) Amaaaan canım şimdi kimse ünlü olmadıkça ne romanına yazar sizi, ne de filme çekilir hayat öykünüz ünlü olmadıkça! Bunu zaten biliyorsunuz. Hala umut mu besliyorsunuz? Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak lafına kendinizi çok kaptırmışsınız o zaman:) Çok zor değil isterseniz şimdi çıkarsınız bi kanala hatta yetmedi mi kanla kanal gezersiniz:) Çok kolay artık ama filmde olmak zor yahu!

Ahhhh ahhhh diye iç çekip izlediğimiz filmler vardır ya hani, bu karakter benim hayatımı yansıtıyor dediğimiz:) Şimdi birlikte bizleri güldüren, ağlatan, korkutan, ürperten, geren ama yinede harika demekten geri duramadığımız filmleri paylaşalım mı benim size tavsiye listem aşağıda iyi seyirler:)

Tıklanan gözde kalır unutulmaz:)

İçinizde benim gibi merak edeniniz olmuştur. Türkler'in en çok girdiği site nedir acaba diye:) Son zamanlarda buna faceboooooook diyebilirim:) İnsanlar 24 saat canlı yayın yapıyorlar mübarek şah damarları sanki, kapattıkları an korkuyorlar medeniyetten uzak kalacağım diye :D

''Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar'' demiş Mehmet Akif. Rahmetli bilmiş o zaman, ilerde boş işlerle iştigal edeceğimizi...

Neyse susayım yazı kötü bi yere kaymasın yoksa sözlerimde eşlik edip ağırlaşacak diye korkuyorum:)



İşte Türkler'in en çok tıkladığı siteler sizin için adlarını fişliyorumm.. Yakında bende bu listeye adımı yazdırsam fena mı olur? Oldu mu şimdi bu laf bu:D

  • 1 Gmail
  • 2 Blogger.com
  • 3 Bing
  • 4 Google Adwords
  • 5 Google Türkiye
  • 6 Badoo.Com
     

30 Kasım 2010 Salı

1 Litre Göz Yaşı...

Bugün acılı ama bir o kadar da anlamlı bir hayatı paylaşacağım sizlerle...

Sadece kendi drama dizilerimizi izlemekten sıkılmış gruba hitap ediyorum =) Bir Japon dizisi ve çok başarılı bir yapım. Biraz romantizm eksik sanırım ama aslolanda zaten acının vurgulanması ve yalnızlık...

Aya'nın günlüklerinden uyarlanmış 1 Litre Göz Yaşı dizisi, 11 bölüm ama her bölüm ağlatma garantisi taşıyor. Gerçekte bu hikayenin var olması insanı en çok etkileyen yönü. Üstelik hala Aya'nın kardeşleri onun ışığını saçarak hayatlarına devam ediyorlar..



Aya 15 yaşındayken Omurilik Soğanı Dejenerasyonu hastalığına yakalanır ve normal seyrinden daha hızlı ilerleyen bu hastalık, yaşamındaki tüm güzel anılarıda kendine katarak eritmeye başlar... Kısa süren hayatında insanlara yardım etmeyi amaç edinen Aya, bunun bir yolunu bulmuştur. Şimdi çok küçük bir kesim onu tanıyor olsada hala varlığı yayılmaya devam ediyor. Lütfen bu harika diziyi biraz zaman ayırıp izlemenin bir yolunu bulun...




İşte dizide Aya'nın hastalığını öğrenmeden önceki günü...

Qilling:) Kağıt Telkari Sanatı

Orayı burayı süsleyen, bi öğrendiğini her yere uygulamaya çalışan, el becerisi yüksek bayan sen misin?  :) Bak sana harika bir önerim olacak:) Quilling tekniğini duydun mu hiç:) Güzel öğrenirsin işte şimdi, ben sana hemen anlatayım.

İngilizce'de 'quilling' ( kvillinga) kelime olarak "tüy" "mızrap" ya da "makaraya sarmak" anlamdadır. Quilling; kağıdı ince şeritler halinde keserek, rolo yapma ve şekilendirme sanatıdır. Ortaçağ ve Avrupa'da 14. ve15. yüzyıllarda ortaya çıkmıştır. Rahibeler kağıtlardan küçük modeller yapmışlar ve bu şekilde yayılma göstermiştir. Ama teknik için kullanılan kağıdın kaliteli olmaması unutulmasına yol açmış zamanla..

Quilling!! Çok eski olan bu teknik kağıdın kalitesinin artmasıyla tekrar gündeme gelmiştir:) Kullanılan malzemeler çok rahat elimizin altında bulunan şeyler o yüzden hiç dert etmeyin. İşte listemiz geliyor...

24 Kasım 2010 Çarşamba

Seslendirme sanatçısı Levent Yıldız

Kore dizilerinin vazgeçilmez seslendirmeni... Onu Trt'de bir çok projeye sesiyle hayat verirken duyabilirsiniz. Aynı zamanda Kanal B'de haber spikeri ve hazırlayıp sunduğu programları var gelin onu kendi cümleleriyle tanıyalım...



Kanal B Ana Haber Spikeri ve aynı zamanda seslendirme sanatçısı;
Levent YILDIZ'la Röportaj

-Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?

1977'de Ankara'da doğdum. Ismim Levent YILDIZ. 16 yaşından itibaren televizyonların içerisinde farklı farklı görevlerde bulundum. Şuanda da Kanal B televizyonunda Ana Haber Bültenini ve aynı zamanda 'Vatan İçin' adlı programı hazırlayıp sunuyorum.

''O kumaşı hep üzerime uygun görmüştüm.''

15 Kasım 2010 Pazartesi

Geçmişten mailiniz var! :)



Eskinin kokusunu aldığınız oluyor mu? Hani pat diye bir şey olur çevrenizde, bir koku çalınır burnunuza, nöronlarınız birbirine bağlanır aslında şimdi ve geçmiş rolü oynarlar kucaklaşmaya hazır. İşte o andasınızdır içiniz titrer, ruhunuz o yaşa döner. Yeniden şimdiki anda o eskinin tadını alırsınız damağınızda. Vay be dersiniz, Vay be ben neler yaşamışım!



2 Kasım 2010 Salı

UGG


                                                Uyduruk Gösteriş Globalliği





Moda kavramı nedir ya da popülerlik? Sizce son noktası mantığın alabildiği noktada mıdır? Her şey moda oluyor son zamanlarda.. Biri çıkıp iç donunu gösterse, görüp beğenip alacak durumda özenti kesimi:) Olmadı mı sanki zamanında! Avrupa Yakası Dizisinde ki meşhur Gafur'un çizgili pijamasını ne çabuk unuttunuz? :P

İşte geçen kışın başından (yani 2009 yılının sonralarına tekabül eden zamandan) beri süre gelen furya; UGG!!!

30 Ekim 2010 Cumartesi

Uçak Geliyooooooor! Aç aç ağzını bak bitti bile:)

Başlarken bilimsel istatistiklerden bahsetmeği pek istemiyorum. Şimdi arkanıza yaslanın ve bilindik klasik Türk ailesini gözünüzde canlandırın. Maalesef sonu güzel bitmeyen bir yaklaşımımızdan bahsedeceğim. Obezite.. Komik ama bir o kadar da itici bir kelime lugatımızda. O da bir şey mi? Tanısının komik olduğu kadar evreleride birbirinden komiktir.

Evre bir; yeni doğan bir bebeğiz, yemeğimizi daha belki ne olduğunu bile ayırt edemediğimiz, araçlar vasıtasıyla yeriz. Aç, aaç bak uçak geliyor! Bak bu son hadi kırmızı araba düttt dütt... Binbir şebeklikle yedirtirler bize ve araçlarda bir sonraki yemeğe kadar park halinde beklerler bizi. Yedirtirler dedim çünkü zavallı bebek yememek için son ana kadar direnç gösterir. Kendinizden pay çıkartsanıza ya fazladan bir lokma alabiliyor musunuz ağzınıza?

29 Ekim 2010 Cuma

Merhaba On Numara Okuyucusu;

Henüz yeni açılmış bir blogla karşındayım:) Daha oltama takılmadın ama seni yakalayınca, karşıma alıp hayatın önümüze kattıklarından konuşacağız. Umarım eksilttiği konular çok fazla gündemimizde olmaz. Güncel olmaya ve seni habersiz bırakmamaya özen göstereceğim.
İlk olarak acemi çırpınışlarımı görüp yazılarımı okuduğun için üzgünüm ama iyi bir potansiyel taşıyorum :) Bana olan zaman yatırımını, uzun vaade de bir bilgi ve görüş açısı olarak kazandıracağımdan eminim.

Lütfen bana şimdi bir şans ver ve bir yazımı oku. Bu blogun on numaralı yazarından sevgilerle.. 

                                                                       On Numaralı Okuruma..